Kardeş Ocağı Kulübü ve Kıbrıs’ta Jön Türk izleri bugüne taşındı
Yakın Doğu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü tarafından düzenlenen etkinlikte, KKTC’nin ilk kadın başbakanı Dr. Sibel Siber’in kaleme aldığı “Kıbrıs’ta Jön Türk Hareketi: Kulüp” adlı kitap tanıtıldı. Kıbrıs’ın tarihine ışık tutan eser, öğrencilerden yoğun ilgi gördü. Etkinlikte, Kıbrıs Türk toplumunun siyasal gelişimine yön veren düşünsel hareketler ve örgütlenmeler ele alındı.
Etkinliğin moderatörlüğünü; Yakın Doğu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bilge Azgın üstlenirken, konuşmacı olarak ise Dr. Sibel Siber yer aldı. “Kulüp” adlı kitabında Jön Türk hareketinin Kıbrıs’taki etkilerini, dönemin sosyo-politik koşullarıyla birlikte ele alan Dr. Sibel Siber, Osmanlı modernleşmesinin adadaki yansımalarını tarihsel belgeler ışığında değerlendirdi. Etkinlikte ayrıca, Kardeş Ocağı’nın tarihsel sürecini ve Kıbrıs Türk toplumunun siyasi, kültürel ve sosyal yaşamındaki etkisini anlatan bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Gerçek belgeler ve arşiv fotoğraflarıyla desteklenen sunumda, kulübün kuruluşundan dönüşümüne, vizyon ve misyonuna kadar pek çok ayrıntı aktarıldı.
Sunumunda Kıbrıs Türk toplumunun düşünsel dönüşüm sürecine değinen Dr. Sibel Siber, Jön Türk hareketinin Kıbrıs’ta özgürlük, reform ve kimlik bilinci gibi kavramların şekillenmesinde önemli bir rol oynadığını ifade etti. Ayrıca bu çalışmanın yalnızca bir tarih kitabı değil, aynı zamanda geçmişten günümüze uzanan bir aydınlanma yolculuğunun da belgesi olduğunu vurguladı. Etkinliğin sonunda katılımcılar, Dr. Siber’e yönelttikleri sorularla Kıbrıs’ın siyasi ve kültürel tarihine ilişkin farklı bakış açılarını tartışma fırsatı buldu.
Doç. Dr. Bilge Azgın: “Tarihsiz bir toplum köksüzdür!”
Açılış konuşmasında 1800’lü yıllardan bu yana adada süregelen Türklük mücadelesine değinen Doç. Dr. Bilge Azgın, “Kulüp” adlı kitapta çok eski dönemlere uzanan gazete küpürlerine yer verilerek güçlü tarihsel dayanaklar kullandığını belirtti. Tarihsel gelişimin bilinmesinin toplumların kimlik inşası açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Azgın, “Tarihsiz bir toplum köksüzdür” ifadesini kullandı. Doç. Dr. Azgın, “Kulüp” isimli eserin, geçmişin yanında yakın döneme odaklanarak Kıbrıs sorununa ayna tuttuğunu ve tarihsel bir gerçekliği yansıttığını dile getirdi.
Dr. Sibel Siber: “Bu tarihsel mirasın gelecek kuşaklara aktarılması bir toplumsal borç!”
Dr. Sibel Siber konuşmasında, Kıbrıslı Türklerin tarihinde derin izler bırakan Kardeş Ocağı Kulübü’nün toplumsal bellekte yaşatılmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Siber, “Kardeş Ocağı, yalnızca bir dernek değil, bir düşünce ve aydınlanma ocağıdır. Bu kurumun toplumsal hafızadan silinmemesi, gelecek kuşaklara aktarılması gerekir” dedi. Kulübün, Kıbrıs Türk toplumunun kimlik mücadelesinde belirleyici bir rol üstlendiğini ifade eden Siber, bu nedenle Kardeş Ocağı’nın faaliyetlerini sürdürmeye devam eden yaşayan bir müze haline getirilmesi gerektiğine dikkat çekti. 1908 yılında, dönemin önde gelen toplum liderlerinin girişimiyle kurulan Kardeş Ocağı’nın, İngiliz Sömürge yönetimi altında geçen yıllarda Kıbrıs Türklerinin hak arayışında örgütlü bir direniş merkezi haline geldiğini belirten Siber, kulübün siyasi ve toplumsal bilinçlenme açısından taşıdığı önemi örneklerle anlattı. “O yıllarda, halkın sesini duyurabileceği yegane platformlardan biri Kardeş Ocağı idi. Toplumsal hakların korunmasında, adalet ve eşitlik arayışında öncü bir misyon üstlendi” dedi.
Siber, Kardeş Ocağı’nın yalnızca politik bir merkez değil, aynı zamanda kültürel ve sanatsal bir buluşma noktası olduğunu da dile getirdi. Kulübün, tiyatro, konser, sergi ve edebiyat geceleri düzenleyerek Kıbrıs Türk toplumunu sanatla buluşturduğunu hatırlattı. “Kardeş Ocağı, tiyatrolarıyla, şiir geceleriyle, konserleriyle bir kültür ocağı haline gelmişti. Toplumun kendini ifade etmesine, özgür düşünceyi öğrenmesine zemin hazırladı,” ifadelerini kullandı. Siber, konuşmasının sonunda Kardeş Ocağı’nın, “sömürge yönetiminin baskıcı koşulları altında dahi Kıbrıs Türk toplumunun çağdaşlaşma ve özgürleşme mücadelesinin simgesi olduğunu” belirterek, bu tarihsel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasının “bir toplumsal borç” olduğunu vurguladı.