Dünya’nın dönüş hızı artıyor: zaman sistemi değişebilir!

Dünya'nın dönüş hızı, sabit olmayan ve çeşitli etkenlere bağlı olarak değişen bir süreçtir. 2025 yazında bu değişiklik yeniden dikkat çekti. Yapılan ölçümler, bazı günlerin alışıldık 24 saat süresinden çok az da olsa daha kısa sürdüğünü ortaya koydu.

10 Temmuz 2025, yılın en kısa günü olarak kaydedildi. Dünya, bir tam dönüşünü bu tarihte yaklaşık 1.36 milisaniyedaha kısa sürede tamamladı. Ardından gelen 22 Temmuz günü de benzer şekilde yaklaşık 1.34 milisaniye daha kısa sürdü. Bu veriler, yüksek hassasiyetli atom saatleriyle yapılan ölçümler sonucunda elde edildi.

Bilim insanları, 5 Ağustos 2025’te de benzer bir kısalma olabileceğini öngörüyor.

Bir gün neden değişir?

Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönüşü tam olarak 86.400 saniye, yani 24 saat değildir. Bu süre, atmosferik koşullar, Ay’ın çekim etkisi, yer kabuğundaki kaymalar ve gezegenin iç yapısındaki değişiklikler nedeniyle günlük olarak milisaniyelik farklarla değişebilir.

Bu farklar insan yaşamında doğrudan fark edilemeyecek kadar küçük olsa da, GPS sistemleri, uydu teknolojileri, finans ve iletişim altyapısı gibi yüksek hassasiyetli sistemler için kritik önem taşır. Bu nedenle zamanın ölçümünde atom saatleri kullanılır ve evrensel zaman, bu sistemlere göre düzenlenir.

Zaman sisteminde değişiklik gerekebilir

Dünya’nın dönüşü yavaşladığında, evrensel zamanla (UTC) uyum sağlamak için geçmişte toplam 27 kez artık saniyeeklendi. Ancak son yıllarda gözlemlenen bu hafif hızlanma eğilimi devam ederse, tarihte ilk kez bir saniyenin çıkarılması, yani “negatif artık saniye” uygulaması gündeme gelebilir.

Uzmanlara göre bu, 2035’e kadar gerçekleşme olasılığı olan bir senaryo. Ancak böyle bir değişiklik, bazı dijital sistemlerde ciddi uyumsuzluklara neden olabileceği için dikkatle değerlendirilmesi gereken bir konu.

Dünya hızlanıyor, iklim fren yapıyor

Dünya’nın hızlanmasının nedeni tek bir faktöre bağlı değil. Ay’ın uzaklaşması, iç çekirdekteki hareketler ve atmosferik değişimler bu süreçte etkili. Ancak bu artışı dengeleyen bir başka etken de var: iklim değişikliği.

Küresel ısınma nedeniyle eriyen buzullar, gezegenin kütle dağılımını etkiliyor. Buzulların erimesiyle su kütleleri kutuplardan ekvatora doğru kayıyor. Bu da Dünya’nın dönüşünü fiziksel olarak yavaşlatan bir etki yaratıyor. Yani bir yandan gezegenin dönüş hızı artarken, iklim sistemleri bu artışı baskılıyor.

Kısa ve uzun vadeli dönüş hızı farkı

Kısa vadede Dünya’nın dönüşü hızlanırken, uzun vadede günlerin uzaması çelişkili görünebilir. Aslında bu iki durum birbirini tamamlar nitelikte. Bugün yaşanan milisaniyelik hızlanmalar geçici dalgalanmalardır; atmosferik etkiler veya iç çekirdekteki hareketlerle bağlantılı olabilir. Ancak milyonlarca yıllık süreçte, Ay’ın çekim etkisi gibi faktörler nedeniyle Dünya'nın dönüşü genel olarak yavaşlama eğilimindedir. Yani kısa vadede saatlerimizden bir saniyenin eksilmesi gerekebilirken, jeolojik ölçekte günler uzamaya devam edecektir.

Zaman her zaman değişiyordu

Bugünkü değişiklikler aslında Dünya tarihinde yeni değil. Sadece artık daha hassas ölçümlerle izlenebiliyor. Örneğin, Mezozoik Çağ’da, yani yaklaşık 100 milyon yıl önce, bir gün 23 saat civarındaydı. Tunç Çağı’nda ise günler, bugünkünden yaklaşık yarım saniye daha kısaydı.

Bilimsel modellere göre, Dünya'nın uzun vadeli doğal yavaşlama eğilimi sürerse, yaklaşık 200 milyon yıl sonra bir gün 25 saat sürebilir.

Günlük yaşamda etkisi hissedilmeyen bu küçük değişiklikler, modern teknolojinin hassas sistemleri açısından önemlidir. Eğer Dünya’nın dönüşündeki bu milisaniyelik farklar artarak devam ederse, zamanın ölçülme ve yönetilme biçimi de yeniden tanımlanmak zorunda kalabilir.

Dünya’nın dönüş hızındaki bu küçük ancak etkili değişiklikler, yalnızca bilim açısından değil, teknolojik altyapılarımız açısından da yeni uyum zorunlulukları doğuruyor. Zaman artık sadece ölçülen değil, değişen ve hizalanması gereken bir değer.

Eriyen buzullar, Dünya'nın dönüşünü bir miktar yavaşlatan doğal bir fren işlevi görse de gezegen hızlanmaya devam ediyor. Zamanla yarış başladı; teknoloji bu değişime ayak uydurmaya çalışıyor. Eğer bu eğilim sürerse, yakın gelecekte saatlerimizden bir saniyenin eksilmesi bile gerekebilir.

Önceki
Önceki

Pinarli Köyü’nde kırsal kesim arsası  dağıtımı törenle yapıldı

Sonraki
Sonraki

İstanbul'da “yasa dışı bahis” operasyonları: 4.6 milyar lira hesap hareketi bulunan 33 kişi tutuklandı