Kaderin Posta Kodunu Değiştirenler…

Filmlerde karşımıza çıkar hep…
Bazı mahallelerde yaşam koşulları, çocukların eğitim yolunu daha başlamadan zorlaştırır.
Yıllar önce bir araştırma ekibi, tam da böyle bir bölgede bulunan bir okulda kapsamlı bir alan çalışması yürütür.
Amaçları, dezavantajlı koşullarda büyüyen öğrencilerin ihtiyaçlarını ve karşılaştıkları riskleri anlamaktır.

Okuldaki 200 erkek öğrenci, aile ortamı, sosyal çevre ve ekonomik koşullar gibi çeşitli değişkenler üzerinden değerlendirilir.
Veriler, öğrencilerin önemli yapısal sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösterir; ancak çalışma yalnızca durum tespitine yöneliktir, kesin bir gelecek tahmini içermez.

Aradan yıllar geçer…
Rapor kapanır, araştırma dosyası bir kenara bırakılır.
Daha sonra başka bir ekip, aynı öğrenci grubunu yeniden izlemek ve “Bu çocukların yetişkinlik döneminde nasıl bir yol izlediğini” görmek üzere bir takip çalışması başlatır.

200 öğrenciden 20’sinin ya hayatını kaybettiği ya da mahalleden taşındığı belirlenir.
Geriye kalan 180 kişinin mesleki hayatları incelendiğinde ise dikkat çekici bir tablo ortaya çıkar:

180 öğrenciden 176’sı, doktorluk, avukatlık, mühendislik, yöneticilik gibi yoğun emek ve sorumluluk gerektiren mesleklere ulaşmıştır.

Bu sonucun arkasındaki etkenleri anlamak için araştırmacılar 176 kişiyle birebir görüşmeler yapar.
Hepsine aynı soru yöneltilir:

“Bugünkü başarınızda en etkili unsur neydi?”

Ve neredeyse tamamı aynı yanıtı verir:
“Okulumuzda bir öğretmen vardı… Tüm farkı o yarattı.”

Bu yanıt araştırmacıları öğretmenin kapısına götürür.
Mütevazı evinde onları karşılayan yaşlı öğretmene görüşmelerde ortaya çıkan ortak temayı aktarırlar:

“Bu öğrencilerin yaşam yolunda böylesine olumlu bir ilerleme nasıl mümkün oldu?”

Öğretmen hafifçe gülümser ve şöyle der:
“Ben o çocukları çok sevdim.”

Bazen karmaşık modellerin açıklayamadığı bir gerçek vardır:
Bir çocuğun hayatında dönüm noktası olan şey, ona değer veren bir yetişkinin varlığıdır.

Ve bugün…
Öğretmenlik sadece ders anlatmak değil; bazen bir duruş sergilemek, bazen de kimsenin konuşmaya cesaret edemediği yerde sessizce “hayır” diyebilmektir.
Sizler, çocuklara yalnızca bilgi değil; onur, cesaret ve özgürlük diye bir şeyin de var olduğunu öğretiyorsunuz.
Bir ülkenin yarınını işte tam da böyle insanlar kurar.

O yüzden…
Karşınıza ne çıkarsa çıksın, hangi duvar örülürse örülsün,
yürüdüğünüz yoldan vazgeçmemeniz dileğiyle…

Önceki
Önceki

Fikret Demirağ Şiir Festivali cuma günü başlıyor

Sonraki
Sonraki

Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Oymen: “Her belediyede tam zamanlı gıda mühendisi şart”