Erhürman: “Hem Kıbrıslı Türklerin hem Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları için diyalog şarttır”
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Tufan Erhürman, “Hem Kıbrıslı Türklerin hem Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları için diyalog şarttır” dedi. Kıbrıs Postası’nda Ulaş Barış’ın sorularını yanıtlayan Tufan Erhürman, “Bu toplantılarla o köprü kurulmaya çalışıldı. Ancak bu iki liderin kurduğu diyaloğun Kıbrıs meselesi açısından en ufak bir değeri olmadığını görüyoruz. Bunun ötesinde, bu köprüden geçilecek ve çok daha ciddi bir aşamaya gelinecek. Masada çok daha ciddi konular olacak” dedi.
“En kötü ortam diyalogsuzluktur”
Cenevre’ye ve New York zirveleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Erhürman, söz konusu zirvelerden bir beklentisinin olmadığını kaydetti. “Benim esas beklentim şuydu: Masanın etrafında önemli isimler oturuyor. Üç garantör ülkenin onayı olmadan Guterres’in bu sürece girişmesi mümkün değil. Bu işin olumlu yanı şu: Hiçbir taraf Kıbrıs konusunda diplomasinin ve diyaloğun kopmasını istemiyor” dedi. Onun dışında, Güven Artırıcı Önlemler (GYÖ) meselesi için New York’a gitmeye gerek olmadığının altını çizen Erhürman, “New York’a gidilecekse, iki liderin önce ödevini yapması ve bir araya gelmesi gerekir. Beklenti zaten düşüktü, ancak onun da altında bir sonuçla dönüldü. Geçiş noktası açmayı bile başaramadılar” dedi. Hiçbir diyaloğun olmadığı bir ortamdan müzakereye geçiş için bir köprüye ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Erhürman, “Bu toplantılarla o köprü kurulmaya çalışıldı. Ancak bu iki liderin kurduğu diyaloğun Kıbrıs meselesi açısından en ufak bir değeri olmadığını görüyoruz” dedi. Tufan Erhürman, “Bunun ötesinde, bu köprüden geçilecek ve çok daha ciddi bir aşamaya gelinecek. Masada çok daha ciddi konular olacak” dedi ve hiç diyaloğun olmadığı ortamın, en kötü ortam olduğuna vurgu yaptı.
“Toplumun bütününü temsil etme bilincine ulaşamadı”
“Cumhurbaşkanlığı makamı, birlik ve bütünlüğü temsil eden bir makamdır. Ancak Sayın Tatar, beş yıllık sürece rağmen bu makamın gerektirdiği şekilde toplumun bütününü temsil etme bilincine ulaşabilmiş değil” diye konuşan Erhürman, 20 Temmuz törenlerinin, seçimden bahsedilecek bir yer mi olduğunu sordu. Söz konusu söylemlerin, Cumhurbaşkanlığı makamına yakışan davranışlar olmadığına dikkat çeken Erhürman, “Ben bu çıkışlara yanıt vermedim çünkü bu, makamın itibarını zedeleyen bir tutumdur. Bunun hafifletilmesine ortak olacak değilim” diye konuştu. Kıbrıs sorununun çözümüne hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların ihtiyacı olduğunun altını çizen Erhürmani şu an samimi bir diyalog olmadığını kaydetti. “Kapı meselesi burada çözülür, New York’ta değil” diyen Erhürman, iki liderin tutumunu eleştirdi. Tufan Erhürman, “Çözümsüzlük çözümdür” politikasının mülkiyet konusunda da zemin kaybettirdiğinin altını çizdi. Sahada değişime yönelik yüksek bir ilgi ve kararlılık gördüğüne dikkat çeken Erhürman, “Sokakta ciddi bir değişim arzusu hissediliyor” dedi.
“Diyalog ve istişare”
Tufan Erhürman, “Türkiye Cumhuriyeti ile diyalog kurma ihtiyacı hissettiğim bazı konular var. “İki eşit kurucu devlet” ifadesi, Annan Planı’nda da yer almıştı. Bu formülasyon, “iki devlet” söylemiyle aynı anlama mı geliyor? Yoksa iki eşit kurucu devletin de ötesinde, farklı bir yapıyı mı ifade ediyor? Eğer öyleyse, bu yapı gerçekten Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarına mıdır? Deniz yetki alanları, hidrokarbon kaynakları, enerji, deniz ticaret yolları ve güvenlik gibi konular, şu anda olduğu gibi Hristodulidis’in liderliğindeki Güney Kıbrıs’ın egemenlik alanında mı kalacak? Doğru olan, hidrokarbonlar konusunda iki toplumun da ortak olması ve bu kaynakların Türkiye Cumhuriyeti üzerinden dünyaya ulaşması, hem Türkiye’nin hem de Kıbrıs Türk halkının çıkarına değil midir? İşte tüm bunları Türkiye Cumhuriyeti ile diyalog ve istişare yoluyla konuşma ihtiyacı hissediyorum. Ana muhalefet partisi başkanıyken bu konuları doğrudan konuşma imkânı yok; ancak Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu meseleleri netleştirme ihtiyacı içerisindeyim” dedi.